Çocuk Gelişimi Konusuna Girmeden Önce;
Düşündüğünüzde hangisi size daha sıcak bir his veriyor: oyuncak ayısına sarılmış bir çocuk mu, yoksa kucağında tabletiyle uyuyakalmış bir çocuk mu?
Çoğumuz çocukların teknolojiyle vakit geçirmeleri fikrinden rahatsız oluruz. Ancak telefon, tablet ve bilgisayar gibi akıllı cihazların artık hayatımızın bir parçası olduğunu da inkar edemeyiz. Bundan çok da uzak olmayan bir dönemde hem ebeveyn olmak hem de çocuk olmak bambaşka bir anlama geliyordu. Teknolojinin hızla hayatımıza girmesiyle alışkanlıklarımız, zevklerimiz ve günlük rutinlerimiz değişti. Bununla ilişkili olarak çocuk gelişimi ve ebeveyn deneyimleri de başka bir noktaya dönüştü.
Teknolojinin içine doğmuş bir çocuğun akranlarıyla benzer deneyimler paylaşmak istemesi, trendleri takip etmesi ve bunlarla ilişkili seçimler yapması kadar doğal bir şey yok. Elbette bu, çocuklarımızın eline tablet veya telefonu verip onları kendi haline bırakacağımız anlamına gelmiyor.
Şunu biliyoruz ki; dijitalde varlık gösteren çoğu şirket, platform veya içerik üreticisinin amaçladığı ilk şey artı bi’değer katmak değil, özellikle çocukların ekrana daha uzun süreler bakmasını sağlamak. Bunun için trend olan herhangi bir içeriği anlamlı olsun veya olmasın tüketicilere sunabilirler. Sadece tek bir parmak hareketiyle başka bir dünyaya geçişin mümkün olduğu dijital dünyada bu birçok olumsuzluğa sebep olabilir. Çocuklar her ne kadar karşılarına çıkan şeylerin bilinçli olarak farkında olmasa da bu gibi deneyimlerin gelecekte yansımaları olabileceğini biliyoruz. Her şeyden önce dijital dünyanın toz pembe dünyasından çıkıp gerçek hayatın olumsuzlukları ile karşılaştıklarında onlar için her şeyin çok zor görünebileceğini tahmin etmek hiç de zor değil.
Çocuk Gelişimi İçin Ne Yapabiliriz?
Peki biz ebeveynler ve büyükleri olarak çocuklarımız için neler yapabiliriz? Öncelikle tüm olumsuzluklara rağmen teknolojiyi şeytanlaştırmak yerine teknolojinin sunduğu deneyimleri onlar için nasıl daha anlamlı kılabileceğimizin peşine düşebiliriz.
Geçmişte hem zaman hem de maliyet açısından ulaşılması zor olabilecek birçok bilgiye günümüzde kolayca ulaşılabildiğini hepimiz biliyoruz. Bu yüzden doğru kullandığımız takdirde teknolojinin sihirli bir şeye dönüşebileceğini söylemek yanlış olmaz. Çocukların yaşına uygun olacak şekilde hem eğitici hem de eğlenceli içerikler tüketebiliriz. Bu elbette çocuklara baskı uygulamak ve onları arzu etmedikleri şeylere yönlendirmek anlamına gelmiyor. Onların çocuk olduğunu ve bazen tüm çocuklar gibi eğlenmeye hakları olduğunu unutmamak gerekiyor.
Şunu da bilmek gerekir ki, çocuklar çevrelerinde gördükleri şeylerden etkilenerek büyürler ve çoğunlukla da ebeveynlerinin davranışlarını taklit ederler. Bu yüzden yalnızca çocuklara direktif vermek yerine kendimizin de anlamlı alışkanlıklar geliştirdiğinden emin olmakta fayda var.
Bu konuda medya okuryazarlığını öğrenmek, dijital dünyada karşılaşılması muhtemel riskler karşısında farkındalık geliştirebilmek için oldukça önemli olabilir. Özellikle ergenlik dönemlerinde ilgi duyulan alanların keşfedilip takip edilmesi, yeteneklerinin sergilenmesi ve benzer zevklere sahip diğer insanlarla etkileşime geçilmesi anlamlı bir çevrenin oluşmasına katkı sağlayabilir.
Çocuklar her ne kadar teknolojik gelişmeleri kullanma konusunda yetişkinlerden daha iyi olsa da hala bizlerin rehberliğine ve desteğine ihtiyaçları olduğunu unutmamak gerekir.
Elbette yapabileceklerimiz sadece teknoloji ile sınırlı değil. Onları sosyal bir kimlik kazanmaları için desteklemek, yanlış yapmanın normal olduğunu bilerek her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmek, gerektiği zaman onlara anlaşılır açıklamalar sunarak ufak sınırlamalar getirmek onların gelişimi için oldukça faydalı olacaktır.
Eğer bu konu hakkında daha fazla bilgi almak ve bu konunun uzmanı olmak istiyorsanız Bi’akıl App’deki “Çağımıza Uygun Çocuk Gelişimi Eğitimleri” temaslarına göz atabilirsiniz. 🙂