Toplumu ve sistemi eleştiren herkes bir şekilde sanattan yararlandı.  

Bazen atıfla, bazen direkt olarak bir sanat eseriyle. Bu yadsınamaz gerçeği, sanat tarihinin başından bugüne kadar daima gözlemledik. Bu, kimi zaman otoritelerin ve toplumun sanata olan tutumunda olumsuz bir etkiye yol açsa da sanat, bildiğini söylemekten hiç vazgeçmedi.  

Pink Floyd da sistemi kendi sanatı ile eleştiren başka bir grup. Döneminde oldukça ses getiren “Pink Floyd – Another Brick In The Wall” isimli şarkıyla fikirlerini somutlaştırmış ve olumlu – olumsuz birçok tepki almışlardır.  

Temelde, eğitim sisteminin üzerinden otoriteyi ve toplumsal çarpıklıkları hedef alan bu şarkı ve klibi, yeri bugün dahi sarsılmaz bir sanat eseridir.  

Öğrencileri, sistemin içinde kalmaya zorlayan ve farklılıkları cezalandıran bir kurgu içinde geçer klip. Sözlerinde; eğitimi, otoriteyi, sistemi, öğretmenleri ve daha birçok toplumsal sabiti eleştirir. Eğitimin, zihinleri körelttiğini ve bireyin özgür bırakılması gerektiğini vurgular. 

Adsiz tasarim 36

Şu sözler dikkat çekicidir;  

We don’t need no thought control. 
– Düşüncelerimizin kontrol edilmesine ihtiyacımız yok. 

… All in all you’re just another brick in the wall. 
– Neticede duvardaki başka bir tuğladan ibaretsin. 

We don’t need no education. 
– Eğitime ihtiyacımız yok. 

Klibi ve sözleriyle dönemin otoritesini oldukça kızdırmış olacak ki, birçok siyasi isim bu şarkıya tepki göstermiş ve hatta bazı ülkelerde şarkının yayınlanması yasaklamıştır.  

Peki, neden bu kadar çok desteklendi? 

Bugün hala, birçok insan bu eserden, kendi fikrini destekleyen bir şeyler bulmaktadır. Şarkı çok yönlü olsa da kitleler, özellikle eğitimle ilgili olan kısmıyla yakından ilgilidir. Belki klibinde; özellikle okul ve öğrenciler üzerinden işlenen konusu nedeniyle, belki de direkt eğitimi hedef alan sözlerden sebep…  

Haksız da sayılmazlar. 

Çünkü eğitim, özellikle endüstri devriminden sonra (ki öncesi için de farklı ve bağımsızdı demek mümkün değil) yalnızca “sistemin” istediği şekilde ilerlemektedir. Ders müfredatları, kişileri henüz çocukken belli bir hizaya sokma güdüsü ile hazırlanan doktrinlerdir adeta. Kalıplaşmış fikirlerin sorgulanmaya kapalı şekilde dayatılması, eğitimin giderek daha az kalifiye hale gelmesi, eğitimde eşitliğin yok olmaya yüz tutması, işlevsiz ve liyakatsiz eğitim kurumları tüm dünyada eleştirilerin hedefindedir.  

Geleneksel eğitimin bu durumunu, kitlelerin internet devriminden önce fark etmesi hayli zordu. Fakat şimdi, bilginin bu kadar erişilebilir olması; geçmiş tartışmaları daha güçlü şekilde su yüzüne çıkarttı.  

Üstelik bizleri, geleneksel eğitimin bir alternatifi olmadığına ikna eden sistem, Covid pandemisi ile çuvalladı ve kitleler eğitimin çok boyutlu olabileceğini görmüş oldu. 

Bu dönemde hız kazanan edtech kavramı, eğitim teknolojilerinin daha önce hiç olmadığı kadar dikkat çekici ve yaygın hale gelmesine yardımcı oldu. “Bir başka eğitim mümkün” fikri, bireylerin zihinlerinde yeşeren tohumlara dönüştü ve geleneksel eğitime karşı kaygılar taşıyan insanlar bunları açıkça dile getirebilir hale geldi.  

Çünkü tüm bu dikteler ve dogmalar, duvardaki bir diğer tuğladan fazlası değildi.  

Çünkü insanlar, duvarlarla hapsedilmesi gereken fikirleri tartışma hakkında sahip olmalılardı. 

Eğer hala izlemediysen altyazılı klibi aşağıdaki linkte bulabilirsin.